Haber Bülteni | Ekim 2022

Yazar

Uçar Hukuk & Danışmanlık Bürosu

Uçar Hukuk & Danışmanlık Bürosu

Haber Bülteni

4 Ekim Salı

1-) 2023 Yılı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi tebliğ olundu.

Tarifenin ekinde yer alan, kalem kalem belirtilen ücret tarifesi geçen seneki tarifeye ait ücretlerin 2 katına çıkarılması suretiyle oluşturulmuştur.

2-) Anayasa Mahkemesinin 8/9/2022 tarihli ve E: 2021/118, K: 2022/98 sayılı kararı yayınlandı.

İtiraz yoluna başvuran Hatay 6. Asliye Ceza Mahkemesi, Ceza Mahkemesi Kanunu’nun (“CMK”) 193. maddesinin 2. fıkrasının Anayasa’nın 36. ve 38. maddesine aykırılığını ileri sürmüş ve bu sebeple işbu fıkranın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.

CMK 193. maddesinde hâkime, sanığın sorgusunun yapılmamış olması durumunda dahi mahkûmiyet dışında bir karar vererek sanığın yokluğunda davayı bitirebilme imkânı sunulmuştur. Burada üzerinde durulması gereken bir başka husus ise hâkimin vereceği mahkûmiyet dışındaki kararlardır. Bu kararlar CMK m. 223’te belirtilmiştir. Buna göre, hâkimin sanığın yokluğunda verebileceği kararlar beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi, davanın düşmesi kararlarıdır. Yine aynı maddede bu kararların hangi durumlarda verilebileceği belirtilmiştir.

Bu noktada sayılan bu mahkûmiyet dışı kararların, fiilin ya da suçun işlendiğinin sabit olması halinde verilen kararlar olduğu gözetildiğinde sanığın yokluğunda bu kararların verilmesinin adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesiyle bağdaşmayacağı gerekçesiyle Anayasa m.36 ve 38 ile bağdaşmadığı ileri sürülmüştür.

Anayasa Mahkemesi bu aykırılık iddiasını incelemiş ve sanığın sorgusu yapılmadan, davanın yokluğunda bitirilebileceğini öngörmenin duruşmada hazır bulunma ve savunma hakkına ve dolayısıyla adil yargılanma hakkına bir sınırlama getireceğine kanaat kılmıştır.

İşbu sınırlamaya ilişkin olarak Anayasa m.13 üzerinde durulmuştur. Zira bu maddede “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi de işbu maddede bahsi geçen Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygunluğu ele alarak incelemesine devam etmiş ve bu kapsamda Anayasa m.36’da hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiştir.

Mahkeme son olarak mahkûmiyet dışındaki kararlar üzerinde durmuştur. Bu kararlar nazara alındığında hukuki nitelikleri gereği ceza verilmesine yer olmadığına ve/veya güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi için atfedilen fiilin sanık tarafından icra edilmesi zorunludur. Haliyle sanığın işlediği fiilden ötürü sorumluluğu devam edebilmektedir. Sanık hakkında böyle sonuçlar ihtiva edebilen mahkûmiyet dışındaki bu tür kararlar bakımından sanığın sorgusu yapılmadan davanın bitirilebilmesine imkân tanınması adil yargılama hakkına orantısız, dolayısıyla ölçüsüz bir sınırlama getirmekte olduğuna kanaat getirilmiştir. Sayılan sebeplerle itiraz edilen hükmün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. İptal hükmünün kararın yayımlanmasından başlayarak 6 ay sonra yani 04/04/2023 tarihinde yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

3-)   Anayasa Mahkemesinin 28/7/2022 tarihli ve 2018/32734 başvuru numaralı kararı yayınlandı.

Başvuru, kamulaştırmasız olarak üzerinden enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak bedelinin eksik belirlenmesi, bu sebeple açılan tazminat davasında aleyhe yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılmıştır.

Anayasa Mahkemesi, yapmış olduğu inceleme neticesinde kamulaştırmasız el atma uygulamasının Anayasa’nın gördüğü mülkiyet hakkının korunmasının gerekliliklerini içermediğinden olağan kamulaştırma usulünün bir alternatifi olamayacağı tespitinde bulunmuştur. Mülkiyet hakkı ihlalinin gerçekleştiğine kanaat getirmiş ve bu ihlalin hem idarenin hem de mahkemenin kaynaklandığını dile getirmiştir.

 

5 Ekim Çarşamba

1-) Anayasa Mahkemesinin 7/4/2022 tarihli ve 2018/26689 başvuru numaralı kararı yayınlandı.

Başvuru, yakalama, gözaltı ve tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, tutuklamaya konu suçlamaların ifade özgürlüğü ve siyasi faaliyet kapsamındaki eylemlere ilişkin olması ve tutukluluk dolayısıyla milletvekilliği görevinin yerine getirilememesi nedeniyle iade ve toplanma özgürlüğü ile seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarının ihlal edildiğine ilişkindir.

Başvurucunun iddialarından olan yakalama ve gözaltının hukuka aykırı olması sebebiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez görülmüştür.

2-) Anayasa Mahkemesinin 28/7/2022 tarihli ve 2018/10972 başvuru numaralı kararı yayınlandı.

Başvuru belediyeye ait olan şirketin üzerine kayıtlı olan taşınmazın valilik tarafından bir başka belediyeye devredilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Anayasa Mahkemesi, yapmış olduğu incelemede kamu mülkiyetinde bulunan bir taşınmazın hangi kamu otoritesine bırakılacağı meselesinin bireysel başvuruya konu olamayacağı gibi anayasal bir sorun da teşkil etmediği için iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna kanaat getirmiştir.

 

6 Ekim Perşembe

1-) Anayasa Mahkemesinin 8/9/2022 tarihli ve E:2022/61, K:2022/101 sayılı kararı yayınlandı.

İtiraz yoluna başvuran ilgili Asliye Hukuk Mahkemesi, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davasında yapmış olduğu incelemede Harçlar Kanunu’nun m.28’in 1. fıkrasının “a” bendinin ilk cümlesi ve m.32’nin ilk cümlesinin “davalısının harçtan muaf olduğu davalar” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna kanısına varmış, Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. İptali talep edilen bu maddeler,

Madde 28 – (1) sayılı tarifede yazılı nispi harçlar aşağıdaki zamanlarda ödenir.:

a) (Değişik: 23/7/2010-6009/18 md.) Karar ve ilam harcı, Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir.

Madde 32 – Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz.

Anayasa Mahkemesi, yapmış olduğu incelemede kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açan kişilerin “nispi karar” ve “ilam harcı” ödemek zorunda bırakılmalarının mülkiyet hakkına yönelik müdahaleyi daha da ağırlaştırdığı, anayasal güvence altına alınan kişilerin taşınmazlarının idarenin fiilen el atarak gerçekleştirdiği Anayasa’ya açıkça aykırı işlem nedeniyle içinde bulundukları dezavantajlı durumda bu harçların varlığının Anayasa ile bağdaşmadığı kanaatine varmıştır. Bu doğrultuda, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davasının kısmen veya tamamen kabulüyle birlikte davacının ödediği “nispi karar” ve “ilam harcı” geri alınabilir hale getirilebilirken dava neticeleninceye dek geçen zaman zarfında alacak miktarın değer kaybetmesi durumu doğacağı gözetilerek bu hükümlerin “davalısı harçtan muaf olan kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları” yönünden iptaline karar verilmiştir. İptal hükmü, Resmî Gazete’nin yayımlanma tarihinden itibaren 9 ay sonra yürürlüğe girecektir.

2-) Anayasa Mahkemesinin 26/7/2022 tarihli ve 2020/8344 başvuru numaralı kararı yayınlandı.

Başvuru, baro levhasına yazılma işlemine ilişkin iptal davasında masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılmıştır. Meslekten çıkarılan hâkim, avukat olarak yazılma talebiyle ilgili baroya başvurmuş olup baro, kişi hakkında kamu davası olması gerekçesiyle bu talebi reddetmiştir.

Anayasa Mahkemesi de yapmış olduğu incelemede, başvurucu hakkında devam eden bir yargılama bulunmasına rağmen sanki yargılama tamamlanarak mahkûmiyet kararı kesinleşmiş gibi Avukatlık Kanunu’nun avukatlığa engel halleri düzenleyen ilgili maddesi gerekçe gösterilmek suretiyle verilen ret kararının masumiyet karinesini ihlal ettiğine kanaat getirmiştir.

3-) Anayasa Mahkemesinin 26/7/2022 tarihli ve 2020/8844 başvuru numaralı kararı yayınlandı.

Başvuru, bir yolcu treninin raydan çıkması sonucu meydana gelen ölüm olayı nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.

Anayasa Mahkemesi, yapmış olduğu incelemede yetkili makamların demir yolu taşımacılığı gibi tehlikeli bir faaliyet nedeniyle kişilerin yaşamına karşı oluşan riskleri bertaraf etmek için kendilerine düşen pozitif yükümlülük kapsamında yeterli önlemi almadıkları kanaatine varmıştır. İncelenen başvuruda, başvurucuların yaşam haklarının maddi ve usul boyutuyla ihlal edildiğine karar verilmiştir.

 

7 Ekim Cuma

1-) Danıştay Dördüncü Dairesine ait aynı konuya ilişkin 2 tane karar yayınlandı.

Vergi ziyaı cezalı gelir vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davada dilekçe ret kararı, davacının dava dilekçesinde yazılı olan ve adres kayıt sistemindeki adresine tebliğ edilmiş lakin tebliğ imkansızlığı sebebiyle mahalle muhtarına tebliğ yapılmış. 30 gün içinde dilekçenin yenilenmesi gerekirken çok daha sonra kayda giren dilekçe ile davanın yenilendiği görüldüğünden süre aşımını öne süren Vergi Mahkemesi kararına karşı usulsüz tebligat gerekçesiyle davacı temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Yapılan incelemede, dilekçe ret kararının tebliğ edilmeye çalışıldığı adresin, davacının adres kayıt sistemindeki son adresi olmadığı tespit edilmiştir. Danıştay 4. Dairesi, dava dilekçesinde yer almayan ancak adres kayıt sistemindeki son adrese tebliğ denenmeden, önceki adrese 21/2 uyarınca yapılan tebliği esas alarak davanın süre aşımı yönünden reddedilmesini hukuka aykırı bulmuştur. Tebligatın, davacının bilinen adresine yapılamaması durumunda adres kayıt sistemindeki en son adresine yapılması gerekmektedir. Bu sebeple kararın, kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.

 

8 Ekim Cumartesi

1-) Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 22/04/2022 tarihli ve E:2021/7, K:2022/2 sayılı kararı yayınlandı.

Bu kararda, “off shore” alacaklarının tahsiline ilişkin davalarda zamanaşımı süresinin hesaplanmasında paranın off shore hesabına aktarma tarihinin esas alınması gerektiğine hükmedilmiştir.  Burada netleştirilmek istenen zamanaşımı süresi için, içtihadı birleştirmeye konu davalarda hüküm altına alınan off shore alacağına ilişkin olarak paranın ilk defa off shore hesabına aktarıldığı tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiği belirtilmekte ve dolayısıyla haksız fiilin gerçekleştiği tarih olarak paranın off shore hesabına aktarma tarihinin esas alındığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, off shore hesabı sahibi mudilerin off shore alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımı başlangıcının tespitinde haksız fiilin gerçekleşme tarihi olarak paranın off shore hesabına aktarma tarihinin esas alınması gerektiğine karar verilmiştir.

2-) Türkiye Barolar Birliği Adli Yardım Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayınlandı.

 

11 Ekim Salı

1-) Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 Tarihli ve 2018/27032 Başvuru Numaralı Kararı

Başvurucu, devlet üniversitesinde doktor öğretim üyesi olup, 2011-2013 yılları arasında 9 farklı idari ceza alıp her bir ceza için İdare mahkemesine başvuruda bulunmuş, mahkeme dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir. Davalı idare verilen kararları istinaf ve temyiz kanun yoluna götürse de bir sonuç alamamıştır. Başvurucu, idare ile yaşadığı bu süreçte psikolojik olarak tedavi görmeye başlamış ve istifa etmek zorunda kalmıştır. Başvurucu psikolojik taciz nedeniyle maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuş ve mahkeme Anayasa’nın 17. maddesi ile korunan hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

 

14 Ekim Cuma

1-) Anayasa Mahkemesinin 21/9/2022 Tarihli ve 2019/2549 Başvuru Numaralı Kararı

Başvurucu, yangında yaralanıp akabinde vefat eden çocukların tıbbi müdahalesinde gereken korumanın sağlanmaması, yangına müdahalede gerekli önlemlerin alınmaması ve olayla ilgili tazminat davasının makül sürede sonuçlanmaması nedeniyle yaşam ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle, 18/01/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuş olup, Hacettepe Üniversitesi yetkililerinin keyfi ve yasaya aykırı davranışları bulunması sebebiyle yaşam hakkının ihlal edildiğine, iftaiye görevlilerinin ihbardan 4 dakika sonra olay yerine gelmesi, müdahale etmesi ve çocukları en kısa sürede sağlık kurumuna ulaştırması nedeniyle yaşam hakkına yönelik bir ihmal bulunmadığının açıkça belli olduğuna ve iki çocuğun ölümüyle sonuçlanan süreçte 10/12/2007 tarihinde Samsun 1. İdare Mahkemesinde açılan tam yargı davası 11 yılda sonuçlandığından devletin gerekli özen ve süratle inceleme yapmadığı gerekçesiyle Anayasanın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkının ihlal edildiğine kanaat getirilmiştir.

 

18 Ekim Salı

1-) 7418 Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yayınlandı.

7418 sayılı Basın Kanunu ile birlikte Türk Ceza Kanunu, 5187 sayılı Basın Kanunu, Elektronik Haberleşme Kanunu ve İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da değişiklikler düzenlenmiştir.

Öncelikle Türk Ceza Kanunu’na 217/A maddesi ile halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu eklenmiştir.

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma

Madde 217/A- (Ek: 13/10/2022-7418/29 md.)

(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

(2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.

Bu önemli düzenlemenin ardından değişikliğin diğer kanunları etkilediği başlıklar üzerinde durursak,

Basın Kanunu’na “internet haber sitelerinin süreli yayın kapsamına alınması”, “internet sitelerinde yayınlanan içeriklerin teslim ve muhafaza yükümlülüğü”, “düzeltme ve cevap yazısının yayımına dair düzenleme” ve “basın kartı alımına ilişkin şartlar” konularında düzenlemeler yapılmıştır.  

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlara Müdahale Edilmesi Hakkında Kanun özelinde ise “reklam yasağı”, milli istihbarat teşkilatına ilişkin bilgi ve belgeler, erişim sağlayıcıları birliği yetkisi, sosyal medya sağlayıcılarının yükümlülükleri konularında düzenlemeler yapılmıştır.

 

2-) Anayasa Mahkemesinin 28/9/2022 Tarihli ve E: 2019/22, K: 2022/106 Sayılı Kararı yayınlandı.

3-) Anayasa Mahkemesinin 5/7/2022 Tarihli ve 2019/19788 Başvuru Numaralı Kararı yayınlandı.

Başvuru, kamudaki görevinden çıkarılan hukukçunun baro levhasına yazılmasına ilişkin olarak Türkiye Barolar Birliği tarafından verilen kararın mahkemece iptal edilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına yönelik olarak yapılmıştır. Yapılan inceleme neticesinde, kişinin baro levhasına yazılması yönünde tesis edilen idari işlemin yargı kararıyla iptal edilmesiyle avukatlık mesleğinden alıkonulması başvurucunun özel hayatına saygı hakkının yargı makamlarının müdahalesiyle ihlal edildiğine karar verilmiştir.

 

19 Ekim Çarşamba

1-) Anayasa Mahkemesinin 28/7/2022 Tarihli ve 2019/25727 Başvuru Numaralı Kararı yayınlandı.

Başvuru, polise yapılan acil yardım çağrısına makul sürede yanıt verilemediği ve kişinin bu sebeple öldüğü iddiasıyla birlikte doğan zararın tazmini için idare aleyhine açılan davada yeterli inceleme yapılmayarak da yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkindir. Anayasa Mahkemesi, yapmış olduğu incelemede Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan yaşam hakkının usul boyutuyla ihlal edildiğine kanaat getirmiştir. 

 

20 Ekim Perşembe

1-) Anayasa Mahkemesinin 28/7/2022 Tarihli ve 2019/16400 Başvuru Numaralı Kararı yayınlandı.

Başvuru, TSK Mehmetçik Vakfının yaptığı sürekli yardımın kesilmesi sebebiyle mülkiyet hakkın ihlal edildiği iddiasıyla yapılmıştır.

Başvurucunun mülkiyet hakkını koruyacak ve yeterli güvenceler sağlayacak hukuksal mekanizmalarının oluşturulup oluşturulmadığı incelemesi yapılırken özel kişilerin mülkiyet haklarının çatıştığı bu gibi durumlarda hangisine üstünlük tanınacağının kanun koyucu ve mahkemelerin takdirinde olduğu belirtilerek Anayasa’nın 35. maddesi uyarınca mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

 

21 Ekim Cuma

1-) Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 Tarihli ve 2018/25857 Başvuru Numaralı Kararı yayınlandı.

Başvuru, işleme eserin yayımının hukuka aykırı kabul edilmesi sebebiyle mülkiyet hakkının ihlaline ilişkindir. Ayrıca buna dair yapılan yargılamanın makul süreyi aştığı iddiasıyla makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine de değinilmiştir.

2-) Anayasa Mahkemesinin 21/9/2022 Tarihli ve 2020/3964 Başvuru Numaralı Kararı yayınlandı.

Başvuru, beyanları mahkûmiyet kararında belirleyici ölçüde delil olarak kullanılan tanıkların duruşmada sorgulanmadığı ve bu sebeple tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasıyla gerçekleştirilmiştir. İnceleme sonucunda Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 36.maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermişir.

 

22 Ekim Cumartesi

1-) Yargıtay 3. Hukuk Dairesine Ait 2022/2840 E. ve 2022/6374 K. sayılı karar yayınlandı.

Yargıtay’ın incelemiş olduğu karar, mesleki staj süresince ödenmeyen staj ücretinin ödenmesi ile yıllık izin ücretinin tahsili istemine ilişkin olarak verilen bir karardır. Yapılan değerlendirme neticesinde, Yargıtay ilgili hukuk dairesi, davalının staj süresince pandemiden kaynaklı olarak staja devam edemediği süre bakımından bir ücrete hak kazanamayacağı kararına varmıştır. 

 

25 Ekim Salı

1-) Anayasa Mahkemesinin 8/9/2022 Tarihli ve E: 2021/18, K: 2022/97 Sayılı Kararı

Hatay 6. Asliye Ceza Mahkemesi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’un 324. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri…” bu ücretin ekonomik durumu iyi olmayanlar yönünden (sanık) ciddi külfet teşkil edebileceği ve hükmedilen vekalet ücretinin bazı durumlarda cezadan bile daha ağır olduğu belirtilerek Anayasanın 2., 36. Ve 135. Maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmesini talep etmiş, Mahkeme sanığa makul olmayan orantısız bir külfet yüklememesi sebebiyle Anayasa’nın 2.maddesine göre aykırı olmadığı ve Anayasanın 36. Ve 135. Maddeleri yönünden inceleme yapılmasına gerek görmeden itirazın reddine karar vermiştir.

2-) Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 Tarihli ve 2017/25396 Başvuru Numaralı Kararı

Başvurucu, finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan borçların ödenmekte olduğu dönemde kiracı U. Anonim Şirketinin yönetim kurulu başkanlığı görevinden istifa ettiğine ve bu durumun Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilerek alenileştiği halde mahkemenin bu hususta değerlendirme yapmadan mahkumiyete karar verdiğini, özel hukuka ilişkin borç ve kefalet kavramlarının ceza sorumluluğu esas alınarak varılan sonucun cezaların şahsiliği ilkesini ihlal ettiğinin ileri sürmüştür. Mahkeme ve daire kararlarında, başvurucunun özel hukuktan doğan ve şirket yönetiminden ayrılsa da devam ettiği kabul edilen hukuki sorumluluğunun dava konusu suçun unsurları yönünden ne şekilde cezai sorumluluğa da dayanak oluşturduğu açıklamadığından başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

3-) Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 Tarihli ve 2019/12803 Başvuru Numaralı Kararı

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi, İcra mahkemesinin kısa kararının başvurucu vekilinin yüzüne karşı verilmesinden itibaren on günlük sürede istinafa başvurulmadığı, süre tutum dilekçesi de verilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar vermiş; başvurucu, tefhimle istinafa başvurma süresinin başlayabilmesi için kısa kararın gerekçe içermesini, somut olayda içermediğini, karara gerekçeli kararın tebliğ edilmesiyle vakıf olduklarını belirterek, kısa karardan itibaren sürenin başlatılarak istinaf başvurusunun süreden reddedilmesinin  mahkemeye erişim hakkının ihlaline neden olduğu  gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunmuştur. Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere HMK 267.maddesinde sayılan unsurları taşımayan hüküm geçerli olarak tefhim edilmiş bir hüküm olarak sayılmamakta, dolayısıyla gerekçeli karar tebliğ edilmeden kanun yoluna başvurma süresi başlamamaktadır. Karar gerekçesi açıklanmadan istinafa başvuru süresinin tefhim ile başlaması başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız yani müdahalenin ölçülü olmadığı gerekçesiyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

4-) Anayasa Mahkemesinin 21/9/2022 Tarihli ve 2019/24514 Başvuru Numaralı Kararı

Başvurucunun müdafii esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmada bulunmak için süre talep etmesine rağmen; talebinin yargılamanın sürüncemede kalmasına yönelik olduğu gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle başvurucu savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiği iddiası ile başvuruda bulunmuş, Mahkeme, yargılamanın, savunma için gerekli zamana sahip olma hakkını zedeleyecek şekilde aceleye getirilmemesi, anılan hakkın gerçek anlamda kullanılmasını mümkün kılacak bir süratle sonuçlandırılması gerektiği, somut olayda  iddianamenin düzenlendiği ve ek süre talebinde bulunduğu tarihe kadar 9 ay 24 günlük bir süre geçtiği ve yargılamanın da 4 celsede tamamlandığı dikkate alındığında başvurucu müdafiine savunmasını hazırlaması için uygun bir süre verilmesinde yargılamanın makul sürede tamamlanmasını engelleyecek bir durum söz konusu olmadığından Anayasa’nın 36. Maddesinde güvence altına alınan savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

5-) Anayasa Mahkemesinin 21/9/2022 Tarihli ve 2019/42821 Başvuru Numaralı Kararı

Başvurucu, İstanbul 5. Sulh ceza hakimliği kararıyla tutuklu ve kronik böbrek yetmezliğine sahip olup, eşi organ nakli merkezinden aranarak başvurucu adına uygun böbrek bulunduğu iletilmiş, başvurucunun eşi bu durumu Ceza infaz Kurumu görevlilerine izah etmiş, bir sonuç alamayınca nöbetçi Cumhuriyet savcısına ulaşarak gerekli işlemlerin başlatılmadığını öğrenmiştir. Başvurucu, hastaneye sevk süresinin sorulması, nakil için hastaneye sevk yönünde yetkili merciilere talepte bulunup bulunmadığının, talepte bulunulmuş ise gerekenlerin neden yapılmadığının sorulması ve hastaneye sevkinin sağlanması konusunda gerekli tedbirlerin alınması için nöbetçi İnfaz Hakimliğine müracaat etmiş, İnfaz Hakimliği talebin reddine karar vermiştir. Başvurucunun karara yaptığı itiraz, Silivri Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiştir. Mahkeme başvurucunun kadavradan organ nakli bekeleme listesinde kayıtlı olduğuna ilişkin olarak idareye ve hastaneye bilgi vermediği, organ nakli bekleyen hastalar listesine kayıtlı olduğuna dair herhangi bir evrak sunmadığı bu hususa dair başvuru yapmadığı, beyanda bulunmadığı yani kısaca başvurucu gecikmeden hastaneye erişiminin sağlanması amacıyla gerekli koordinasyonun ve iznin verilebilmesi için üzerine düşenleri yapmadığından başvurucunun organ merkezine sevkinin ve başvurucuya organ naklinin yapılmamuş olmasının tek başına kötü muamele olarak nitelendirilemeyeceğine karar vermiştir.

 

26 Ekim Çarşamba

1-) Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/4462 E. 2022/6370 K. sayılı Kararı

Taraflar arasındaki hakem heyeti kararına itiraz davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinden davanın usulden reddine dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilerek, mahkeme, davacının ilk açtığı İzmir 8. Tüketici Mahkemesinin 24/03/2017 tarih 2016/811 E. ve 2017/467 K. sayılı dosyasının dava dosyası ile talep sonucunun aynı olması koşulunun gerçekleşmediği değerlendirilerek, mahkemece işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar vermiştir.

2-) Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/4760 E. 2022/6371 K. sayılı Kararı

Adalet Bakanlığının 09/06/2022 tarihli yazısında; dava konusu devre mülke ilişkin olarak Kahramankazan İlçe Tüketici Hakem Heyetinin 09/04/2021 tarihli kararında satıcı/sağlayıcı Eliz Hotel Convention Termal Spa Welnes firması tarafından 947,00.-TL yıldat ve tadilat bedelinin iptaline karar verildiği göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, kanun yararına bozulmasını talep etmiş, uyuşmazlık, davacıya tüketici hakem heyeti kararının iptalini istemede husumet düşüp düşmediği noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, tüketici hakem heyeti dosyasında şikayet edilen Eliz Hotel Convention Termal Spa Welnes firmasının gösterildiği, ancak parantez içerisinde davacı şirketin yazıldığı, söz konusu otelin işletmecisinin davacının olup olmadığı konusunda Ticaret Sicil Gazetesinden araştırılmadan ve husumet konusunda gerekli inceleme yapılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığının bu yöne ilişkin kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar verilmiştir.

 

27 Ekim Perşembe

1-) Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 Tarihli ve 2018/9314 Başvuru Numaralı Kararı

Başvurucu, disiplin cezasına yapılan itirazın zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın itiraz hakkında henüz bir karar verilmediği ve bu sebeple kesinleşmiş bir disiplin cezası bulunmadığı gerekçesiyle incelemeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunmuş, Mahkeme, Bölge İdare Mahkemesinin somut davada iptali istenen idari işlemin kesinlik niteliğini taşıyıp taşımadığının, dolayısıyla davaya konu edilebilirliğinin değerlendirilmesiyle ve 2577 sayılı Kanunda düzenlenen usul kurallarının uygulanmasıyla ilgili yorumunun başvurucunun hukuksal durumunu etkileyen idari işlemden doğan uyuşmazlığı mehkeme önüne taşımasını engellediği, bu durumun başvurucuya ağır bir külfet yüklediği gerekçesiyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müddahelenin ölçüsüz olduğu gerekçesiyle Anayasa’nın 36. Maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

2-) Anayasa Mahkemesinin 21/9/2022 Tarihli ve 2019/2236 Başvuru Numaralı Kararı

Başvurucular, Bursa Valiliğinin 31/05/1932 tarihli muvakkat tasarruf vesikasının mülkiyet hakkını doğuran bir işlem olduğunu belirtmiş; mülkiyet hakkı yönünden zamanaşımının söz konusu olamayacağını ifade etmiş ve tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ayrıca buna ek olarak kesinleşmiş Danıştay kararının uygulanmamasının mülkiyet hakkını ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunmuştur. Mahkeme, başvurucuların mülkünün varlığını tespit eden Danıştay kararının icra edilmemesinden yakındığı ve mahkeme kararının icrasının pozitif bir yükümlülük olup icra edilmediği sürece bireyler kararın icrasını isteyebileceğinden, dolayısıyla başvurunun Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi olduğu, mülkiyet hakkına yönelik nihai bir yargı kararının uygulanmamasının Anayasa’nın 35.maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere  Bursa 5. Asliye Huk. Mah. gönderilmesine karar vermiştir.

Detaylı bilgi almak için bize buradan ulaşabilirsiniz.

Uçar Hukuk & Danışmanlık Bürosu

Yasal Uyarı

“İşbu yazı Uçar Hukuk & Danışmanlık Bürosu tarafından yalnızca bilgi amaçlı hazırlanmış olup, içerisinde yer alan bilgi ve görsel materyaller tarafımızdan önceden alınmış
yazılı bir izin olmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz, üçüncü bir kişiye iletilemez ve tercümeye konu edilemez. İşbu bilgi notu bir mütalaa veya hukuki görüş
niteliğinde değildir ve yayım tarihinde hazırlanmış olup, devamlı surette güncellenmemesinden kaynaklı avukatlık büromuz sorumluluk almamaktadır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yayınlar

Barter Sözleşmeleri
İlaç Patenti
Anonim Şirket Tasfiye

Sosyal