1. GİRİŞ
Ülkemizde kurulu mahkemelerin milli ile milletlerarası yetkilerinin bir sınırlaması olarak nitelendirilebilecek yargı bağışıklığı (immunity from jurisdiction), birçok ulusal ve uluslararası metinde kendisine yer bulmaktadır. Yabancı devletlerin yargı bağışıklığına ilişkin özel hukuk düzenlemeleri 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da (“MÖHUK”) yer almakta iken; işbu çalışmanın konusunu teşkil eden devlet temsilcileri, diplomatik ve konsüler temsilcilerin yargı bağışıklıkları ise, Anayasa m. 90 bağlamında uluslararası sözleşmeler ile tanzim edilmektedir.
Devletlerin egemenlik haklarının bir yansıması olarak her devletin, teorik olarak, birbiriyle eşit olduğu bir uluslararası hukuk platformunda, bir devletin diğer bir devleti yargılamasının bu prensiplere aykırı düşeceği saikiyle, yabancı devletlerin yargı bağışıklığı fenomeni mevzuata girmiştir. Bu kapsamda, tarihsel süreçte mutlak olmakla beraber günümüzde sınırlı anlayış benimsenmekte ve yabancı devletlerin, bir başka devlet mahkemesinde kural olarak yargılanamayacağı kabul edilmektedir.
Yabancı devlet temsilcilerine ilişkin yargı bağışıklığı yönünden ise temel düzenlemeler 12/09/1984 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1961 tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi (“DİHVS”) ve 29/05/1975 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 24/04/1963 tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi (“KİHVS”) metinlerinde kendisine yer bulmaktadır.
2. YARGI BAĞIŞIKLIĞI KAVRAMI
2.1. Yargı Hakkı
Yargı hakkı (kaza hakkı) veya yargı yetkisi, Anayasa m. 9 ile paralel olarak, devletin egemenlik hakkının doğal bir neticesi olmakla, kural olarak, devletin, ülkesi bünyesinde yaşayan yabancılar dahil olmak üzere, herkes ve her şey hakkında yargı yetkisini haiz olmasını ifade etmektedir. Buna karşılık, yargı hakkı mutlak olmadığından, bu hakkın yer ve kişi yönünden sınırlandırılması mümkündür.
Bu kapsamda, Türkiye mahkemelerince verilen kararlar ancak ülke sınırları içerisinde icra ve infaz edilebilirken; bunun mefhum-u muhalifinden, yabancı mahkemelerce verilen kararların ülke sınırları içerisinde, istisnalar hariç olmak üzere, icrası ve infazının mümkün olmadığı kabul edilmektedir. Öte yandan, kişi bakımından yabancı veya vatandaş olmasından bağımsız olarak, kural olarak, Türkiye Cumhuriyeti ile hukuki ilişkisi bulunan her şahsın, yargı hakkı kapsamında kaldığını belirtmek mümkündür.
Yargı hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) m. 114/1(a) uyarınca dava şartı olmakla, bu hakkın bulunup bulunmadığı mahkemece resen ve yargılamanın her aşamasında gözetilecek; yargı hakkının mevcut olmaması durumunda, HMK m. 115/1 uyarınca, dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilecektir.
2.2. Yargı Bağışıklığı Kavramı ve Cebri İcra Bağışıklığından Farkı
Yargı hakkının istisnası niteliğinde bulunan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (“AİHS”) m. 6 ile Anayasa m. 36/1 düzenlemelerini sınırlayıcı etkiye sahip yargı bağışıklığı, normal koşullar altında bir davayı görmeye yetkili olan ülke devleti mahkemesinin, sadece davalının sıfatı nedeniyle önündeki davayı görmesine engel olan ve bir devletin diğer bir devlet mahkemesinde yargılanmasını önleyen ve ülke devletinin yargı yetkisinin kullanılmasına sınırlama getiren bir uluslararası hukuk normu olarak, dar ve geniş anlamları birlikte değerlendirilerek tanımlanması mümkündür.
Bunun karşısında, cebri icra bağışıklığı (immunity from enforcement) ise, her ne kadar doktrinde yargı bağışıklığı ile farklı kavramlar olmadığı yönünde görüşler bulunuyor ise de, mahkemeler tarafından verilen hükmün icrasından bağışıklık olarak tanımlanmaktadır.
3. YABANCI DEVLETLERİN YARGI VE CEBRİ İCRA BAĞIŞIKLIĞI
3.1. Yabancı Devletlerin Yargı Bağışıklığı Kuralı
Devletlerin eşitliği (par in parem non habet imperium) ve egemenlik haklarını korumayı amaçlayan yabancı devletin yargı bağışıklığı, MÖHUK m. 49/1 uyarınca “Yabancı devlete, özel hukuk ilişkilerinden doğan hukukî uyuşmazlıklarda yargı muafiyeti tanınmaz.” şeklinde ifade edilmiştir. İlgili maddenin lafzı uyarınca, bu bağışıklığın mutlak olmadığı ve istisnaların bulunduğu görülmektedir.
3.2. Yabancı Devletlerin Yargı Bağışıklığının İstisnaları
3.2.1. MÖHUK’tan Kaynaklanan İstisnalar
MÖHUK m. 49/1 düzenlemesi uyarınca, devletlerin özel hukuk tasarruflarının ve ilişkilerinin yargı bağışıklığı kapsamında kalmadığı ifade edilmiştir. Bu bağlamda, davayı gören mahkemenin hukuku (lex fori) esas alınarak devletler tarafından gerçekleştirilebilecek hukuki işlemlerin “egemenlik tasarrufu” ve “özel hukuk tasarrufu” olarak ikiye ayırarak incelemek mümkündür.
Bu kapsamda, devlet olmanın gereği olarak gerçekleştirilen ve devletin egemenlik hakkından istifade edilmesinin doğrudan sonucu olan işlemler egemenlik tasarrufu; özel hukuk kapsamında neticeler doğuran, egemenlik hakkının kullanılması niteliğini haiz olmayan ve devlet fonksiyonunu yerine getirmek amacıyla yapılmayan hukuki işlemlerin özel hukuk tasarrufu niteliğinde olacağı kabul edilmektedir. (bkz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (“HD”) 2013/10023 Esas (“E.”) ve 2013/13933 Karar (“K.”) sayılı kararı; Yargıtay 6. HD 2009/10643 E. ve 2009/10361 K. sayılı kararı; Yargıtay 10. HD. 2010/15750 E. ve 2012/5611 K. sayılı kararı)
3.2.2. Uluslararası Sözleşmelerden Kaynaklanan İstisnalar
Yabancı devletin yargı bağışıklığından, yargı bağışıklığının mutlak bir hak olmaması nedeniyle, kendi iradesi ile, açık veya zımni olarak feragat etmesi ve/veya hukuki ihtilafın konusunun, bağışıklıktan istifade eden ülkede kain taşınmaz mallara ilişkin ayni hakka ilişkin olması durumunda, yabancı devlet yargı bağışıklığı kapsamında olmayacaktır. Yargı bağışıklığından feragatin dava açılmadan evvel devletler tarafından uluslararası bir antlaşma ile yapılabilmesi mümkün olduğu gibi; dava açıldıktan sonra mahkeme önünde açık bir feragat beyanı da geçerli olacaktır.
Yabancı devletin yargı bağışıklığının tanzimi bakımından, Avrupa Konseyi çerçevesinde, 1972 tarihli “Devletin Yargı Bağışıklığına Dair Sözleşme” kabul edilmiş, ancak bahsi geçen sözleşme, işbu çalışmanın düzenlenme tarihinde henüz Türkiye tarafından onaylanmamıştır.
3.3. Özel Hukuk Uyuşmazlıklarında Yabancı Devletin Diplomatik Temsilcisine Tebligat
MÖHUK m. 49/2 düzenlemesinde “Bu gibi uyuşmazlıklarda yabancı devletin diplomatik temsilcilerine tebligat yapılabilir.” denilmekle, yabancı devletin MÖHUK m. 49/1 kapsamında kalan özel hukuk iş ve işlemlerinden doğan ihtilaflarda, yabancı devletin diplomatik temsilcisine tebligat yapılabileceği düzenlenmiştir. Söz konusu tebligatın Dışişleri Bakanlığı kanalıyla diplomatik tebligat usulü ile mi yoksa 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca mı yapılacağı hususunda doktrinde tartışmalar mevcuttur.
3.4. Yabancı Devletlerin Cebri İcra Bağışıklığı
Yabancı devletin cebri icra bağışıklığının, yabancı devlet hakkında verilmiş bir kararın icra veya infazını önleyen ve bir devletin veya uluslararası organizasyonun mallarının veya alacaklarının başka bir devlet makamları tarafından cebri icra yoluyla haczedilmesini veya el konulmasını engelleyen bağışıklık olarak nitelendirilmesi mümkündür.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) m. 32/2 uyarınca yabancı devletin kamusal amaçlar için tahsis edilmiş ve istifade edilen mallarının cebri icra bağışıklığından faydalanacaktır. Öte yandan, yabancı devlet aleyhinde ilamsız icra yolunun takip edilemeyeceği yönünde İİK m. 42 hükmü açıktır.
Özet itibariyle, devletin kamusal amaçlara tahsis edilmiş ve devletin savunma, güvenlik, diplomasi gibi egemenlik alanına has faaliyetlerin ifası amacıyla yararlandığı malların kamusal amaca özgün mallar olduğu ve cebri icra bağışıklığı muhtevasında kaldığı; yabancı devletin ticari amaçlara tahsis edilmiş mallarının ise cebri icra bağışıklığı kapsamında kalmadığı değerlendirilmektedir. (bkz. Yargıtay 12. HD 2004/6469 E. ve 2004/13007 K. sayılı kararı)
4. DEVLET TEMSİLCİLERİ, DİPLOMATİK VE KONSÜLER TEMSİLCİLERİN YARGI BAĞIŞIKLIĞI
Devlet temsilcileri, diplomatik ve konsüler temsilcilerin yargı bağışıklığı fenomeni de yabancı devletin yargı bağışıklığına ilişkin ilkeler çerçevesinde düzenlenmiş ve bu kapsamda mutlak bir bağışıklıktan ziyade sınırlı bir bağışıklık anlayışı benimsenmiştir.
4.1. Devleti Sınırsız Biçimde Temsil Yetkisi Olanların Yargı Bağışıklığı
Devlet başkanı, cumhurbaşkanı, hükümet başkanı ve dışişleri bakanlarının, uluslararası ilişkiler ve temaslar yönünden, devleti genel olarak temsil yetkisine sahip oldukları kabul edilmektedir. Yargı bağışıklığı, yabancı devlet başkanlarının görev ve sorumluluklarını etkili bir şekilde yerine getirmesinin teminatı olup, kökenini örf ve adet hukukundan almaktadır.
Yabancı devletin yargı bağışıklığından farklı olarak, devlet başkanlarının mutlak bir yargısal bağışıklığa sahip olduğu, bu kapsamda; yabancı devlet mahkemesinde yargılanamayacağı, görev süresi içerisinde mutlak yargı bağışıklığından istifade edeceği ve bu bağışıklığın mutlak olmasından bahisle, “egemenlik tasarrufu” ayrımının sonuca etki etmeyeceği kabul edilmektedir.
Dışişleri bakanlarının ise diplomatik personele ilişkin, DİHVS’de tanzim edilen yargısal bağışıklıktan yararlanacağı kabul edilmektedir. Nitekim, dışişleri bakanlarının sahip olduğu bağışıklık, diplomatik misyon şefinden farklı olarak, yalnızca bunu kabul eden ülkede değil, tüm dünya genelinde geçerli olduğu ve bu nedenle kapsamın daha geniş olduğu değerlendirilmektedir. Devlet başkanları ve dışişleri bakanları bakımından tanınan yargı bağışıklığından feragat edilebileceği kabul edilmektedir.
4.2. Diplomatik ve Konsüler Temsilcilerin Yargı Bağışıklığı
Diplomatik ve konsüler temsilcilerin yargı bağışıklığı, DİHVS ve KİHVS kapsamında düzenlenmektedir.
4.2.1. Diplomatik Temsilcilerin Yargı Bağışıklığı
Diplomatik temsilciler, büyükelçi, müsteşar, başkâtip, ikinci kâtip, üçüncü kâtip ve ataşe olarak sıralanabilir. Diplomatlar ve diğer yabancı diplomatik temsilcilerin yargı bağışıklığı, DİHVS m. 31-32 kapsamında düzenlenmektedir. Diplomatik temsilcilerin, DİHVS’de sayılan istisnai haller dışında yargı bağışıklıklarının tam ve kesin olduğu kabul edilmektedir. DİHVS m. 31 uyarınca, diplomatik temsilcilerin, kendilerini kabul eden yabancı devletin ceza yargısı yönünden yargı bağışıklığının tam ve kesin olduğu düzenlenmektedir. DİHVS m. 29 uyarınca, “Diplomatik ajanın şahsi dokunulmazlığı vardır. Hiçbir şekilde tutuklanamaz veya gözaltına alınamaz. Kabul eden Devlet diplomatik ajana gereken saygıyı gösterecek ve şahsına, özgürlüğüne ve onuruna yönelik herhangi bir saldırıyı önlemek için uygun tüm önlemleri alacaktır.” denilmekle, diplomatik temsilcilerin hiçbir şekilde ceza muhakemesi uyarınca tutuklama ve gözaltı koruma tedbirlerine muhatap edilemeyeceği ifade edilmektedir.
DİHVS m. 31/1 uyarınca sayılan istisnalar haricinde, diplomatik ajanın kabul eden devletin medeni ve idari yargısından da bağışık olduğu kabul edilmektedir. DİHVS m. 31/1 düzenlemesi şu şekildedir:
“Diplomatik ajan, kabul eden Devletin cezaî yargısından bağışıktır. Diplomatik ajan, aşağıdaki hususlar dışında, kabul eden devletin medenî ve idarî yargısından da bağışıktır:
a) Misyonun maksatları için gönderen Devlet adına malik olunmayan ve kabul eden Devletin ülkesinde bulunan özel taşınmazlar ile ilgili bir aynî hak davası;
b) Diplomatik ajanın gönderen Devlet adına değil de bir özel kişi olarak vasiyeti tenfiz memuru, mirasın idarecisi, kanunî mirasçı veya vasiyet olunan sıfatiyle ilgilendiği mirasa ilişkin bir dava;
c) Diplomatik ajanın kabul eden Devlet dahilinde resmî görevleri dışında yaptığı herhangi bir meslekî veya ticarî faaliyet ile ilgili bir dava.”
Buna ek olarak DİHVS m. 31/2 uyarınca diplomatik temsilcinin tanıklık yapma zorunluluğunun bulunmadığı düzenlenmektedir. DİHVS m. 37 uyarınca, temsilcinin, görevleri ile ilgili olmak kaydıyla, idari ve teknik personeli ile bunların Türk vatandaşı olmayan, sürekli olarak Türkiye’de yerleşik olmayan ve birlikte oturan aile üyelerinin de yargı bağışıklığından faydalanacağı ifade edilmektedir.
Diplomatik temsilcinin yargı bağışıklığının yalnızca görevlendirildiği yabancı devlet nezdinde olduğu; bu bağışıklığın gönderen devlet yargı makamları bakımından geçerli bulunmadığı unutulmamalıdır. Yine, diplomatik temsilcinin yargı bağışıklığının bulunmasının, her koşulda yabancı devletin yargı bağışıklığının bulunmasına doğrudan doğruya yol açmayacağı ifade edilmektedir. (bkz. Yargıtay 4. HD 2010/6451 E. ve 2010/7394 K. sayılı kararı)
DİHVS m. 22 ile m. 30 düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde, misyon binaları ile diplomatik temsilcilerin özel konutu bakımından, izinsiz giriş, arama, el koyma ve haciz işlemleri yönüyle bağışıklığın mevcut bulunduğu kabul edilmektedir. DİHVS m. 32 düzenlemesi uyarınca, diplomatik temsilci ve DİHVS m. 37 kapsamında kalan diğer kişilere ilişkin yargı ve icra bağışıklığının gönderen devlet tarafından açık bir feragat ile kaldırılabileceği; medeni ve idari davalar bakımından bu şekildeki bir feragatin cebri icra bağışıklığını doğrudan doğruya kaldırmayacağı; cebri icra bağışıklığının gönderen devlet tarafından ayrıca ve açıkça kaldırılması gerektiği düzenlenmektedir.
Yargı bağışıklığı kapsamında olan ve bundan istifade etme olanağı bulunan diplomatik temsilcinin bizzat kendisi tarafından yargı yoluna başvurulmuş olması ihtimalinde, diplomatik temsilci tarafından dava içerisinde yargı bağışıklığını, davanın esasına ilişkin bir iddia karşısında öne sürmesi, DİHVS m. 32/3 uyarınca mümkün değildir.
4.2.2. Konsüler Temsilcilerin Yargı Bağışıklığı
Konsolosluk temsilcileri veya konsüler temsilciler ifadesi ile, KİHVS m. 5 uyarınca, bu maddedeki görevleri kapsamında, bu görevleri yapma konusunda kendilerine tanınan yetki ve sorumluluklar gözetilerek, KİHVS veya uluslararası sözleşmelere riayet edilerek, kabul eden devlet tarafından tanınmış, kendilerine verilen görevleri yapmak konusunda belirli ayrıcalıklar ve muafiyetler sunulmuş başkonsolos, başkonsolos yardımcısı, konsolos, muavin konsolos, konsolosluk ajanı, ataşeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına mensup ataşeler ve ataşe yardımcıları kast edilmektedir.
Yine gönderen yabancı devletin yargı bağışıklığının bir uzantısı olduğu kabul gören konsüler temsilcinin yargı bağışıklığı, esas itibariyle KİHVS’de düzenlenmektedir. KİHVS m. 43/1 düzenlemesi kapsamında, konsolosluk temsilcilerinin yalnızca resmi görevlerini yerine getirmesi sırasında işledikleri fiillerinden doğan hususlarda yargı bağışıklığının bulunduğu görülmektedir. Bu bağlamda, konsüler temsilcilerin yargı bağışıklığının mutlak olmadığı ve sınırlı bir bağışıklık olduğunu söylemek mümkündür.
Konsolosluk temsilcisinin, yargı bağışıklığı kapsamında kalan bir hususta, bizzat kendisi tarafından bir dava ikame edilmiş olması durumunda, KİHVS m. 45/3 düzenlemesi uyarınca, esas talebe karşılık doğrudan doğruya herhangi bir talep hakkında bu bağışıklığı öne sürmesi mümkün değildir. Nitekim, KİHVS m. 45/1 düzenlemesi uyarınca, konsolosluk memurları ve hizmetlilerinin yargı bağışıklığından, gönderen devletin feragat etmesi mümkündür.
Konsüler temsilcinin yargı bağışıklığına ilişkin istisnaları düzenleyen KİHVS m. 43/2 düzenlemesi uyarınca, yargı bağışıklığının resmi görev niteliğinde olmayan hususlarda ve taşıtlar yoluyla meydana gelen maddi hasarlı kazalar yönünden görülen hukuk davalarında, konsolosluk temsilcilerinin yargı bağışıklığının bulunmadığı düzenlenmiştir.
KİHVS m. 44 kapsamında, konsolosluk mensuplarının adli ve idari davalar bakımından tanıklık yapmaları önünde bir engel bulunmadığı, adli makamlar tarafından tanık sıfatıyla bu kişilerin çağrılıp dinlenebileceği düzenlenmiştir. Yine ilgili maddeye göre, konsolosluk memurunun tanıklığı reddetmesi durumunda, HMK m. 245 uyarınca zorla getirme veya yakalama tedbirlerinin bu kişiler bakımından uygulanamayacağı ifade edilmiştir.
5. SONUÇ
Yabancı devletler ile onların yönetici ve temsilcilerinin yargı bağışıklığı hususu, yabancı devletlerin eşitliği ve egemenliğinin bir yansıması olarak uluslararası ve ulusal metinlerde kendisine yer bulmuştur. Yabancı devletlerin yargı bağışıklığının, özel hukuk ihtilafları haricinde mutlak olması ve diğer yabancı unsur ve temsilcilerin bağışıklığının ise sınırlı olması, bu temsilcilerin davranışlarının herhangi bir hukuk normu ile sınırlandırılmadığı anlamına gelmemekte ve bahsi geçen şahıslar yönünden, kabul eden devletin siyasi ve hukuki yaklaşımları çerçevesinde, her zaman için istenmeyen kişi (persona non grata) ilan edilebileceklerinin unutulmaması gerekmektedir.
Her ne kadar yargı bağışıklığı hususu soyut normlar ile düzenlenmiş ise de, normların lafzındaki yoruma muhtaç ifadelerin hatırı sayılı miktarda olduğu gözetildiğinde, ilgili düzenlemelerin daha kazuistik ve kapsayıcı düzenlenmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Yargı bağışıklığının adil yargılanma hakkının bir kısıtlaması olduğu değerlendirildiğinde, sınırlarının daraltılmış ve daha belirli hale getirilmesinin ilk bakışta daha adil ve hakkaniyetli olacağı düşünülebilse de; kabul eden devletlerin her zaman için hukuk devleti sınırları içerisinde kalmadığı gözetildiğinde, yabancı devlet temsilcilerinin görevlerini çekinmeden ve güvence içerisinde yapmasının da başkaca bir yöntemle tesis edilemeyeceği açıktır.
Av. Adar UÇAR (Ortak Avukat)
Uçar Hukuk & Danışmanlık Bürosu
KAYNAKÇA:
- Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü. (2011, Kasım 16). Hukuki Alanda Uluslararası Adli Tebligat İşlemleri Genelgesi. Mart 29, 2022 tarihinde Adalet Bakanlığı: https://www.adalet.gov.tr/pdf/63-3.pdf adresinden alındı
- AKINCI, Z. (2020). Milletlerarası Özel Hukuk (1. b.). İstanbul: Vedat Kitapçılık.
- ASAR, A. (2021). Yabancılar Hukuku (7. b.). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
- AZARKAN, E. (2014). Uluslararası Örgütler Tarafından Yapılan Bireysel Temel Hak İhlalleri Durumunda Başvurulabilecek Hukuksal Önlemlere İlişkin Bir Değerlendirme. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 19(30-31), 45-60.
- BERBEROĞLU YENİPINAR, F. (2019). Güncel İçtihatlarla Milletlerarası Özel Hukuk (1. b.). İstanbul: Aristo Yayınevi.
- Cemal Kaşıkçı cinayeti davası: Adalet Bakanı Bozdağ, ‘Dosyanın Suudi Arabistan’a devri için olumlu görüş bildireceğiz’ dedi. (2022, Mart 31). Nisan 3, 2022 tarihinde BBC News Türkçe: https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-60939013 adresinden alındı
- Council of Europe. (1972). Europen Convention on State Immunity. Retrieved March 28, 2022, from Europen Treaty Series – No. 74: https://rm.coe.int/16800730b1
- ÇAMYAMAÇ, A., & İNCİ, Z. Ö. (2020). Uluslararası Hukuk ve Ceza Hukuku Yönleriyle Diplomatik Bir Bağışıklık Olarak Ceza Yargısından Muafiyet (1. b.). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
- ÇELİKEL, A., & ERDEM, B. B. (2021). Milletlerarası Özel Hukuk (17. b.). İstanbul: Beta Yayıncılık.
- ÇELİKEL, A., NOMER, E., GİRAY, F. K., & ESEN, E. (2013). Devletler Hususi Hukuku (Milletlererası Özel Hukuk) Çözümlenmiş Örnek Olaylar-Seçilmiş Mahkeme Kararları (11. b.). İstanbul: Beta Yayıncılık.
- ÇİÇEKLİ, B. (2014). Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun Yargıtay Kararları (1. b.). Ankara: Seçkin Yayıncılık. Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Genel Müdürlüğü Sözleşmeler ve Muhtelit Hukuk Dairesi Reisliği. (1963, Nisan 24). Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi Viyana 24/04/1963.
- ERSON ASAR, B. (2016). Yabancı Devletlerdeki Yargılamalar Açısından Uluslararası Hukukta Devlet Görevlilerinin Yargı Bağışıklığı (1. b.). İstanbul: On İki Levha Yayıncılık.
- GÜNGÖR, G. (2021). Türk Milletlerarası Özel Hukuku (2. b.). Ankara: Yetkin Yayınları.
- KILINÇ, Ü. (2019). Uluslararası Hukukta Yargı Bağışıklığı ve AİHM (1. b.). İstanbul: On İki Levha Yayıncılık.
- MUKTEDİR, L. (2014). Özetli – İçtihatlı Yargıtay Uygulamasında Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku (1. b.). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
- NOMER, E., & ŞANLI, C. (2005). Devletler Hususi Hukuku (13. b.). İstanbul: Beta Yayıncılık.
- ÖZTÜRK, B. A. (2020). Uluslararası Hukukta Yabancı Devletin Yargı Bağışıklığı. Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Yüksek Lisans Programı Yüksek Lisans Tezi. İstanbul.
- SAK, Y. (2015). Devletin Yargı Bağışıklığı ve Temel Hakların Korunması (1. b.). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
- ŞANLI, C., ESEN, E., & ATAMAN FİGANMEŞE, İ. (2013). Milletlerarası Özel Hukuk (1. b.). İstanbul: Vedat Kitapçılık.
- TİRYAKİOĞLU, B., AYGÜN, M., & KÜÇÜK, E. (2016). Türk Uluslararası Özel Hukuk Mevzuatı (9. b.). Ankara: Yetkin Yayınları.
- ULUGÜN, F. (2018). Medeni Usul Hukukunda Yargı ve Cebri İcra Bağışıklığı. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilimdalı Yüksek Lisans Tezi. Ankara.
- United Nations General Assembly. (2005, January 17). United Nations Convention on Jurisdictional Immunities of States and Their Property. Retrieved March 29, 35 2022, from United Nations Treaties: https://treaties.un.org/doc/source/recenttexts/english_3_13.pdf
- Yargıtay Kararı – 4. HD., E. 2010/6451 K. 2010/7394 T. 17.6.2010. (2010, Haziran 17). Mart 30, 2022 tarihinde Lexpera İçtihat: https://www.lexpera.com.tr/Print/PDF/YA801D20100617K20107394E20106451/i adresinden alındı
- YILMAZ, E. (2014). (Öğrenciler İçin) Hukuk Sözlüğü (5. b.). Ankara: Yetkin Yayınları.
- YILMAZ, N. (1999). Yargı Muafiyeti ve İstinabe. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk (Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku) Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. Ankara.