Bankaların Yeşil Varlık Oranı Tebliği: Sürdürülebilir Finansmanda Yeni Dönem

Yazar

Picture of Uçar Hukuk & Danışmanlık Bürosu

Uçar Hukuk & Danışmanlık Bürosu

Yeşil Varlık Fonu Tebliği

Genel Bakış ve Amaç

Artan iklim riskleri ve sürdürülebilirlik baskısı, finansal piyasaları yeşil yatırımları önceliklendiren yeni stratejilere yönlendirmektedir. Bankacılık sektörü, kaynak tahsisindeki merkezi rolü nedeniyle sürdürülebilir ekonomiye geçiş sürecinde kritik öneme sahiptir. Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat düzenlemeleri ve ekonomik faaliyetlerin çevresel sürdürülebilirlik kriterlerine göre sınıflandırıldığı taksonomi sistemi ile European Banking Authority (EBA) tarafından geliştirilen “Yeşil Varlık Oranı” kavramı[i] bankaların çevresel sürdürülebilir ekonomik faaliyetlere sağladıkları finansmanı ölçmek için temel bir gösterge olarak belirlenmiştir. Türkiye de bu uluslararası gelişmelere paralel olarak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından “Bankaların Yeşil Varlık Oranı Hesaplaması Hakkında Tebliğ’i yayımlamıştır.[ii] 11 Nisan 2025 tarihli Resmî Gazetede yürürlüğe giren Tebliğ, bankaların finansman kullanımına yönelik yapısal bir yenilik getirmiştir.

Tebliğ ile bankaların çevresel sürdürülebilir faaliyetlere sağladıkları ekonomik destek objektif olarak ölçülecek; böylece finansmanın Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat (ABYM) hedefleriyle uyumu takip edilebilecek, bankalar iklim kaynaklı riskleri daha etkin analiz edecek ve politika yapıcılara kapsamlı veri sunacaktır.

Yeşil Varlık Oranı Nedir?

Yeşil Varlık Oranı, bir bankanın çevreye duyarlı ve sürdürülebilir projelere verdiği desteğin, sahip olduğu tüm finansal varlıklar içindeki oranını gösterir. Tebliğ kapsamında bu oran, bankaların konsolide olmayan bilançosundaki uyumlu varlıkların, belirli kriterlerle tanımlanmış toplam varlıklara bölünmesiyle hesaplanmaktadır. Yeşil Varlık Oranı, bankaların sürdürülebilirlik performansını ölçen temel bir gösterge niteliğindedir. Yeşil Varlık Oranının hesaplanabilmesi için Tebliğ’de üç temel kavram tanımlanmıştır.

Birincisi, Yeşil Varlık Oranı kapsamındaki toplam varlıklardır. Bu, bankanın bilançosundaki toplam finansal varlıklardan, kamu idarelerine, merkez bankalarına ve uluslararası kuruluşlara olan alacaklar ile alım-satım hesaplarında tutulan varlıkların çıkarılmasıyla oluşur. Böylece devlet ve merkez bankası tahvilleri ile ticari amaçlı varlıklar değerlendirme dışı bırakılır.

İkincisi, uygun varlıklardır. Bunlar, toplam varlıklar içinde yer alan ve AB Taksonomisinde belirtilen sürdürülebilir ekonomik faaliyetlerle ilişkili finansal varlıklardır. Teknik kriterler göz önünde bulundurulmadan, bu faaliyetlere yapılan finansmanın brüt tutarları dikkate alınır.

Üçüncüsü ise uyumlu varlıklardır. Uygun varlıklar arasından, çevresel ve sosyal kriterleri tamamen karşılayan varlıklardır. Bir varlığın uyumlu sayılabilmesi için belirlenen üç şartın tamamını sağlaması gerekir. Onlar şunlardır: En az bir çevresel hedefe önemli ölçüde katkı sağlanması, diğer çevresel hedeflere önemli ölçüde zarar verilmemesi. Son olarak da Asgari sosyal güvenlik standartlarının karşılanması.

Tebliğ’de çevresel sürdürülebilirlik kavramı, Avrupa Birliği Taksonomisi[iii] ile uyumlu olarak tanımlanmış ve altı temel çevresel hedef belirlenmiştir:

a)       İklim değişikliğinin azaltılması,

b)       İklim değişikliğine uyum sağlanması,

c)        Döngüsel ekonomiye geçiş,

d)       Su ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve korunması,

e)        Kirliliğin önlenmesi ve kontrol altına alınması,

f)        Biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin korunması ve restorasyonu.

Bir ekonomik faaliyetin çevresel açıdan sürdürülebilir sayılması için, yukarıdaki hedeflerden en az birine önemli ölçüde katkı sağlaması ve diğer hedeflere ise önemli zarar vermemesi gerekmektedir.

Yeşil Varlık Oranı hesaplamasında, uyumlu varlıkların çevreye önemli zarar vermemesi zorunludur. Tebliğ’in 7. maddesine göre bu değerlendirme; faaliyetin kendisiyle birlikte, ortaya çıkan ürün ve hizmetlerin yaşam döngüsü boyunca ve kullanım ömrü sonrasındaki çevresel etkilerini de kapsar. Bankacılık sektöründe bu kriterlerin uygulanması ve takibi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından sağlanmakta olup, bankalar bu kapsamda belirlenen çevresel standartlara uyum sağlamakla yükümlüdür. Bu süreçte bankalar yalnızca mevcut uyum durumlarını belgelemekle kalmayıp, söz konusu kriterlerin vadeleri boyunca izlenmesini de temin etmek zorundadır.

Ayrıca, Tebliğ’in 8. maddesine göre, uyumlu varlıklar kapsamında değerlendirilen faaliyetlerin ve ilgili tarafların asgari sosyal güvenlik standartlarına da uygun olması gerekmektedir. Bu düzenleme, çevresel sürdürülebilirlik ile sosyal sorumluluğun birlikte değerlendirilmesini zorunlu kılmakta; böylece finansal sistemin yeşil dönüşüm sürecine bütüncül bir yaklaşım getirmektedir. Bankaların, bu uygunluk değerlendirmelerini sistematik biçimde belgelendirmesi ve denetime hazır şekilde sunması gerekmektedir.

Başkaca alanlara zarar vermeyi yasaklayan bu prensip, çevresel hedeflere katkı sağlarken başka alanlara zarar vermemeyi zorunlu kılar. Bu prensibin detayları, yetkili kamu kurumları tarafından belirlenip BDDK kararıyla yürürlüğe girecektir. Böylece Türkiye, ileride kendi Yeşil Taksonomi kriterlerini oluşturduğunda veya uluslararası standartları benimsediğinde hızlıca uyum sağlayabilecek esnek bir yapıya sahip olacaktır.

Raporlama Yükümlülükleri ve Uygulama Takvimi

Yeşil Varlık Oranı Tebliği, bankalara belirli aralıklarla raporlama yapma zorunluluğu getirmektedir. Bankalar, Yeşil Varlık Oranı ve ikincil performans göstergelerine ilişkin hesaplamalarını düzenli olarak BDDK’ya sunmakla yükümlüdür. İlk raporlama tarihi olarak 30 Haziran 2025 belirlenmiştir. Bu tarihten sonra raporlama, BDDK tarafından belirlenecek periyotlarla (örneğin üç veya altı ayda bir) yapılacaktır. Kurum, bankaların ölçeğine ve faaliyet alanlarına göre raporlama sıklığını ve formatını farklılaştırma yetkisine sahiptir. Buna göre büyük ölçekli bankalar daha sık ve detaylı raporlama yapacakken, küçük ölçekli bankalar veya katılım bankaları için farklı uygulamalar belirlenebilecektir.

Tebliğ, bankaların raporlama yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için kapsamlı iç kontrol sistemleri ve süreçlerini oluşturmalarını da zorunlu tutmaktadır. Bankalar, yeşil varlıkların sınıflandırılması, belgelenmesi, takibi ve denetimi için gerekli politika ve prosedürleri belirleyerek, kredi ve yatırım portföylerini çevresel açıdan değerlendirecek altyapıyı kurmalıdır. Ayrıca, müşterilerden çevresel performans bilgileri toplanmasını ve bu verilerin düzenli olarak BDDK’ya raporlanmasını sağlayacak teknolojik sistemlerin oluşturulması gerekmektedir. Bu yükümlülüklerin bankalar için başlangıçta operasyonel ve mali yük yaratması beklenmekle birlikte, Uzun vadede sürdürülebilir finansman stratejilerini güçlendirecek [iv] ve çevresel risklere dayanıklılığı artıracak ve yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, temiz teknoloji gibi alanlarda ortaya çıkan yeni iş ve yatırım imkanlarının daha etkin değerlendirilmesini sağlayacaktır.

Bunlara ek olarak, bankaların raporladığı verilerin güvenilirliğini sağlamak amacıyla bağımsız doğrulama ve belgelendirme yükümlülükleri de bulunmaktadır. Bankalar, yeşil varlık kriterlerine ilişkin bilgilerini bağımsız ve tarafsız kaynaklardan sağlanan belgelerle desteklemek zorundadır. Bu belgeler arasında enerji verimliliği raporları, proje fizibilite çalışmaları, Çevresel Etki Değerlendirme (“ÇED”) Raporları, uluslararası geçerli yeşil sertifikalar ve bağımsız denetim raporları bulunmaktadır. Belgelerin doğruluğu ise Türk Akreditasyon Kurumu (“TÜRKAK”)[v] ya da ilgili kamu kurumları tarafından yetkilendirilen bağımsız kuruluşlarca onaylanmalıdır. Bu bağımsız doğrulama mekanizması, bankaların desteklediği projelerin çevresel sürdürülebilirliğini objektif ve şeffaf biçimde ortaya koymalarını sağlayacak ve kredi süreçlerine ek olarak “yeşil durum tespiti” olarak adlandırılabilecek değerlendirme aşamalarını da zorunlu hale getirecektir.

Tebliğin Bankalar ve Şirketler Üzerindeki Etkileri

Yeşil Varlık Oranı Tebliği, bankacılık sektöründe kapsamlı yapısal değişikliklere yol açacaktır. Bankalar, çevresel sürdürülebilirlik performansını düzenli olarak ölçmek ve raporlamakla yükümlü olacak; kredi portföylerini detaylı analiz ederek, portföyde yer alan finansal varlıkların “uygun” ve “uyumlu” varlık kriterlerine uygunluğunu değerlendirecektir. Bu kapsamda, bankaların bilgi sistemlerini yenilemeleri, müşterilerden karbon emisyonları, enerji tüketimi ve çevresel etkiler gibi spesifik ve doğrulanabilir veriler toplamaları ve çevre alanında uzman kurum ve profesyonellerle iş birliği yapmaları gerekecektir.

5411 Sayılı Bankacılık Kanunu[vi], bankaların faaliyetlerini düzenleyen temel yasal çerçeveyi oluşturmakta olup, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) bankaların finansal ve operasyonel süreçlerini denetleme yetkisi vermektedir. Bu kapsamda, Yeşil Varlık Oranı Tebliği’nin uygulanması ve bankaların sürdürülebilirlik performanslarının izlenmesi de kanun çerçevesinde BDDK tarafından etkin şekilde denetlenmektedir. Böylece, çevresel sürdürülebilirlik kriterlerine uyum, hem yasal zorunluluk hem de finansal sistemin risk yönetimi açısından hayati bir unsur haline gelmektedir.

Tebliğ ayrıca bankaların finansal ürün ve hizmet portföyünde de değişikliklere neden olacaktır. Bankalar, Yeşil Varlık Oranı hedeflerini gerçekleştirmek için yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, düşük karbonlu ulaşım, yeşil bina projeleri ve sürdürülebilir tarım gibi sektörlere yönelik finansman tahsislerini artıracaktır. Enerji tasarruflu konut kredileri, elektrikli araç finansmanı ve çevre dostu tüketici kredileri gibi yeşil ürünlerin portföydeki payının yükselmesi beklenmektedir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), yeşil performans kriterlerini izleyerek uyumsuzluk halinde sermaye yeterliliği gibi yaptırımlar uygulayabilecek; bu da bankaların sürdürülebilirlik hazırlıklarını önceliklendirmesini zorunlu kılacaktır.

Reel sektörde, bankaların yeşil finansman politikaları[vii] şirketlerin finansman erişimini çevresel standartlara bağlı hale getirecektir. Özellikle karbon yoğun sektörlerde faaliyet gösteren firmalar, finansman talebinde bulunurken karbon ayak izi, enerji verimliliği, atık yönetimi ve su kaynaklarının kullanımı gibi çevresel performans göstergelerine ilişkin detaylı ve doğrulanabilir belgelerini sunmak zorunda kalacaktır. Bu gereklilik, şirketlerin çevresel risk yönetimini ve şeffaflığını artırırken, küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) için ilave operasyonel yükümlülükler doğuracaktır. Bankaların çevresel veri talepleri, şirketlerin yeşil dönüşüm stratejilerini hızla uygulamaya koymalarını teşvik edecektir.

Tebliğ kapsamında, son mali yıl cirosunun en az %90’ını çevresel sürdürülebilir faaliyetlerden elde eden ve yenilenemez enerji kaynaklarından gelir sağlamayan şirketlere yönelik sağlanan genel amaçlı işletme kredileri, yeşil varlık olarak değerlendirilecektir. Bu düzenleme, yalnızca çevresel katkı sağlayan faaliyetleri desteklemeyi değil, aynı zamanda çevresel zarar riski yüksek olan faaliyetlerin finansal sistemdeki yerini azaltmayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede, fosil yakıt yoğun sektörlerde faaliyet gösteren veya çevresel uyum kriterlerini karşılamayan şirketlerin finansmana erişimi sınırlandırılacaktır. Yüksek Yeşil Kredi Skoruna sahip firmalar daha düşük maliyetle finansman sağlayabilecekken, düşük skorlu şirketler ise daha yüksek faiz oranları ve sınırlı kredi imkanlarıyla karşı karşıya kalacaktır. Bu düzenleme, piyasa mekanizmasını kullanarak reel sektörün yeşil dönüşümünü teşvik etmeyi hedeflemektedir.

Vatandaşlar ve Topluma Etkiler

Yeşil Varlık Oranı Tebliği’nin temel amacı, finans sisteminin iklim değişikliğiyle mücadelede aktif rol almasını sağlamaktır. Bankaların yeşil finansmana yönelmeleri, çevresel sürdürülebilirlik projelerinin finansman olanaklarını artıracaktır. Bu sayede toplum uzun vadede temiz enerjiye, sürdürülebilir altyapıya ve düşük karbonlu ekonomik büyümeye erişebilecektir. Vatandaşlar doğrudan bir yükümlülük altında olmasa da bankaların yeşil finansman politikalarındaki gelişmelerden olumlu şekilde etkilenecektir. Örneğin bireyler, enerji verimli konutlar veya elektrikli araçlar satın alırken bankaların sunduğu uygun kredi imkânlarından yararlanabileceklerdir. Ayrıca, yenilenebilir enerji projeleri ve çevreci teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte toplumun yaşam kalitesi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma imkânı artacaktır.

Bankaların iklim risklerini etkin biçimde yönetmesi, toplumun finansal istikrarını da olumlu etkileyecektir. İklim krizi kaynaklı doğal afetler ve ekonomik zararlar, bankaların finansal yapısını ve dolayısıyla vatandaşların birikimlerini tehdit edebilir. Bankaların yeşil varlık oranlarını takip ederek iklim kaynaklı finansal riskleri azaltmaları, bu risklerin ekonomik krizlere dönüşmesini önleyecektir. Bu doğrultuda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Yeşil Varlık Oranı Tebliği’yle eş zamanlı olarak “İklimle Bağlantılı Finansal Risklerin Yönetimine İlişkin Rehberi yayımlamıştır.[viii] Temmuz 2025’te yürürlüğe girecek olan bu rehber, bankaların kredi ve piyasa risklerini iklim değişikliği açısından değerlendirmelerini sağlayacaktır. Böylece bankalar, hem çevresel açıdan sürdürülebilir varlıklarını artıracak hem de finansal sistemin dayanıklılığını güçlendirecektir. Bu bütüncül yaklaşım, toplumun ekonomik refahının uzun vadede korunmasına hizmet edecektir.

Sonuç ve Değerlendirme

Bankaların Yeşil Varlık Oranı Hesaplaması Hakkında Tebliğ, Türk bankacılık sektörünün çevresel sürdürülebilirlik alanındaki dönüşümünde önemli bir adımdır. Uluslararası standartlarla uyumlu olan düzenleme, bankaların iklim değişikliğine ilişkin performanslarını ölçülebilir bir şekilde ortaya koymalarını sağlamayı hedeflemektedir. Bankalar, sürdürülebilir projelere verdikleri finansmanı düzenli raporlayarak şeffaflığı artıracak; bu da hem sektör içinde rekabeti teşvik edecek hem de yatırımcı ve diğer paydaşlar için önemli bir değerlendirme kriteri oluşturacaktır. Ayrıca yeşil tahvil ihracı, sürdürülebilir yatırım fonları ve çevre dostu kredi ürünleri gibi yeni iş alanları oluşacaktır. Bu dönüşüm sürecinde hukukçular, yalnızca sözleşme metinlerini hazırlamakla sınırlı kalmayıp; finansal ürünlerin ulusal ve uluslararası sürdürülebilirlik düzenlemeleriyle uyumlu biçimde yapılandırılmasında, risklerin hukuki olarak bertaraf edilmesinde ve yükümlülüklerin doğru yorumlanmasında doğrudan rol oynayacaktır. Özellikle yeşil projelerin sınıflandırılması, çevresel taahhütlerin kredi sözleşmelerine entegre edilmesi, taksonomiye uygunluk beyanlarının doğruluğu ve şeffaf raporlamanın hukuki denetimi gibi alanlarda hukukçular hem finansal kuruluşlar hem de reel sektör açısından stratejik bir danışmanlık ve denetim işlevi üstlenecektir. Uygulama süreci başlangıçta bankalar için bazı zorluklar içerebilir. Özellikle yeni raporlama sistemlerinin kurulması, çevresel verilerin toplanması ve personelin eğitilmesi için ek kaynak ve zamana ihtiyaç duyulabilir. Ancak uzun vadede bu yatırımlar, bankaların ve reel sektörün sürdürülebilirlik alanındaki dayanıklılığını ve rekabet gücünü artıracaktır. Avrupa Birliği ülkelerinin benzer verileri istemeye başlamış olması, Türk bankalarının bu konuda erken hareket ederek uluslararası fon kaynaklarına daha kolay ulaşmalarını sağlayacaktır.

Sonuç olarak Tebliğ, bankalar tarafından yalnızca bir yasal zorunluluk olarak değil, sürdürülebilir finansmanın geleceği açısından stratejik bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Yeşil dönüşümü erken benimseyen bankalar, sürdürülebilirlik odaklı küresel fonlara daha kolay erişim sağlayacak, çevresel riskleri daha etkin yönettikleri için yatırımcı nezdinde daha yüksek kurumsal itibar elde edecek ve taksonomi uyumlu ürün ve hizmetleriyle regülasyonlara önceden uyum sağlayarak operasyonel avantajlar kazanacaktır. Bu yetkinlik, uzun vadede hem finansman maliyetlerini düşürecek hem de uluslararası piyasada tercih edilir aktörler hâline gelmelerine olanak tanıyacaktır. Tebliğ’in etkin şekilde uygulanmasıyla Türk bankacılık sektörü, ekonominin sürdürülebilir dönüşümünde kritik bir rol üstlenecek; düşük karbonlu ve çevresel olarak sürdürülebilir bir geleceğe geçişte finansal sistemin yön verici yapı taşı hâline gelecektir.

Konuya ilişkin detaylı bilgi almak için bize buradan ulaşabilirsiniz.

Büromuzun Bankacılık ve Finans Hukuku alanındaki çalışmaları hakkında detaylı bilgiyi internet sayfamızdan alabilirsiniz.

Eren ÇALIŞKAN

Uçar Hukuk & Danışmanlık Bürosu

Düzenleyen: Av. Baver UÇAR

Kaynakça


[i] EBA, 2025. https://www.eba.europa.eu/eba-publishes-first-monitoring-exercise-green-asset-ratio.

[ii] Bankaların Yeşil Varlık Oranı Hesaplaması Hakkında Tebliğ. Resmî Gazete, 11 Apr. 2025, no. 32867. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2025/04/20250411-9.htm.

[iii] EU Taxonomy for Sustainable Activities – Technical Screening Criteria. European Commission, 2023. https://ec.europa.eu/info/business-economy-euro/banking-and-finance/sustainable-finance/eu-taxonomy-sustainable-activities_en.

[iv] Sürdürülebilir Finans ve Yeşil Ekonomi Raporu 2024. SBB, 2024. https://www.sbb.gov.tr/surdurulebilir-finans-ve-yesil-ekonomi-2024-raporu/.

[v] Yönetim Sistemleri Akreditasyonu – Doğrulama ve Belgelendirme Hizmetleri. TÜRKAK, 2025. https://www.turkak.org.tr/hizmetlerimiz/yonetim-sistemleri-akreditasyonu/.

[vi] 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu. TBB Mevzuat Portalı, 2025. https://www.tbb.org.tr/mevzuat/5411-sayili-bankacilik-kanunu/94.

[vii] Principles for Responsible Banking. UNEP FI, 2025.        https://www.unepfi.org/banking/bankingprinciples

[viii] İklimle Bağlantılı Finansal Risklerin Yönetimine İlişkin Rehber. BDDK, July 2025. https://www.bddk.org.tr/Mevzuat/DokumanGetir/561.

Yasal Uyarı

“İşbu yazı Uçar Hukuk & Danışmanlık Bürosu tarafından yalnızca bilgi amaçlı hazırlanmış olup, içerisinde yer alan bilgi ve görsel materyaller tarafımızdan önceden alınmış
yazılı bir izin olmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz, üçüncü bir kişiye iletilemez ve tercümeye konu edilemez. İşbu bilgi notu bir mütalaa veya hukuki görüş
niteliğinde değildir ve yayım tarihinde hazırlanmış olup, devamlı surette güncellenmemesinden kaynaklı avukatlık büromuz sorumluluk almamaktadır.”

Son Yayınlar

Mobbing ve Ayrımcılık Tazminatı
Israrlı Takip Suçu
Marka İhlal Yer Sağlayıcı

Sosyal